28 Eylül 2009 Pazartesi

Paylaştıkça artan tat: tavuk göğsü!

Bugün birbirinden apayrı iki filmdeki "mutluluk" tanımlarını ele alacağız sevgili okurlar. Kaçıklık Diploması ve Into the Wild mevzu bahis filmler.



Kaçıklık diploması der ki; "Mutluluk tavuğun göğüs kısmını yemektir." (Gerçekten böyle diyor. Garipsemeyin lutfederim. Bir bütün gün beynimi yedi paylaşmazsam gözüm açık gidecekti=)



Into the Wild ise der ki; " Happiness only real when shared"

Böyle bir çelişkiler dünyasındayız işte. Yani nedir mutluluk? tavuğun göğsünü paylaştıkça artan bir olgu mudur? nedir? bunun cevabını istiyorum derhal! evet derhal...

24 Eylül 2009 Perşembe

8 Eylül 2009 Salı



Marketteki bir kız otomatik kapıyı çalışırken siliyo!!!! huhahahaha!!! yüzüne yüzüne güldüm. haketti. nokta.8)

6 Eylül 2009 Pazar

4 Eylül 2009 Cuma

mes'ud un blogundan alıntıdır


güzel prenses bir şatoya hapsedilmiş ve şato ejderha tarafından korunuyor. metalci şovalyelerin duruma bakış açısı nasıl olurdu?

power metal:
kahraman, bembeyaz bir unicorn ile gelir, ejderhaya görünmeden prensesi kurtarır, ona aşık olur ve büyülü bir ormanda sevişirler.

thrash metal:
kahraman gelir, ejderhayla savaşır, prensesi bulur ve tecavüz eder.


heavy metal:
kahraman bir harley ile gelir, ejderhayi öldürür, birkaç bira içer, prensese tecavüz eder.

folk metal:
kahraman ve arkadaşları akordeon, keman, flut vb. garip enstrumanlar calarak gelir, büyülü muzikler ve danslarla ejderhayi uyuturlar. ve prensesi unutup şatodan ayrilirlar.

viking metal:
kahraman bir gemiyle gelir, dev baltasını kullanarak ejderhayi öldürür ve derisini yüzüp yer. prensesi yakalar, öldürene kadar tecavüz eder, tüm mücevherleri çalar, şatoyu yakar ve gider.

death metal:
kahraman gelir, ejderhayi öldürür, prensese tecavüz eder ve öldürür, bırakıp gider.

black metal:
kahraman gece yarisi gelir, ejderhayi öldürür ve şatonun önünde kazığa oturtur. prensese sado mazoşist bir şekilde tecavuz eder ve öldürmeden önce törenle kanını içer. ardından prensesi de ejderhanın yanında kazığa oturtur.

gore metal:
kahraman gelir, ejderhayı öldürür ve bağırsaklarını şatonun önünde yere yayar, prensese tecavüz eder ve öldürür. cesede yeniden tecavüz eder, karnını deşip bağırsaklarını yer. parçalanmış cesede yeniden tecavüz eder, dev bir ateşte yakar ve son kez küllerine tecavüz eder.

doom metal:
kahraman gelir, ejderhanin ne kadar buyuk olduğunu görur ve onu hiç yenemeyeceğini düşünür, depresyona girip intihar eder. ejderha önce onu, sonra da tatlı niyetine prensesi yer. acıklı hikaye, burada böyle sonlanir.

progressive metal:
kahraman elinde gitarıyla gelir ve 26 dakikalik bir solo atar. ejderha sıkıntıdan intihar eder. kahraman prensesin odasına gelir ve konservatuarin son sınıfında öğrendiği tüm teknikleri uygulayarak uzun bir solo atmaya başlar. prenses kaçar.

glam metal:
kahraman gelir, ejderha bunu gorunce tipine güler ve kahkahalarla kapıyı açıp girmesine izin verir. kahraman prensesi kafalayıp şatoyu pembeye boyamaya çalışır.

nu metal:
kahraman altında bir honda civic'le gelir, ejderhaya meydan okur ancak daha duello başlamadan süslu elbiseleri ejderhanın saçtigi ateşten etkilenir ve kahraman yanar.

Baba Melee Attack


konsolosluk çağırdığı için salı günü toplanmamızın ertesi günü apar topar almanyaya uçtum. bugün 45er dakikalık tren yolculuğu serisinin beşincisini gerçekleştirerek yine konsolosluktaydım yine evrak teslimi yine dilekçe yazımı yine okul haftaya başlayacak sıştım nolur dil dökmesi.

olayın iç yüzü şu ki, isviçre safkanlarının belirli bir yabancı öğrenci kontenjanları varmış o yüzden her türlü detaya takılıp oyalıyorlar, onlarca kez okul bitince isviçreden ayrılacağım garantisini mezuniyet sonrası kesin planların nedir sözde merakıyla teyid ettiriyorlar falan. uzun lafı kısası iş yaş gözüküyor sanki

derken,

noldu sonra biliyor musunuz? otuzbeşbinondokuz kilometre uzağımdaki babam 0041 ülke kodunu tuşlayarak isviçreyi arıyor, 1 saat sohbet ediyor. az önce beni aradı pazartesi tekrar gidiyorsun vizeni vuracaklar diye. minnet ve eziklikle şimdi telefonu kapatır kapatmaz burda içimi döküyorum, nedir her daim bu babaoğlubabaların iş bitiriciliğindeki sır? ne demek istediğimi çok iyi anladığınızı düşünüyorum illa ki olmuştur fındıktan bir evrak işi sizin halledemeyip babanın hallettiği. bu acaba babadan oğule geçen birşey mi çocuk sahibi olunca yada babayı kaybedince kendini gösteren? pek kusurlu hissediyorum.

işimi halleder cumartesi tekrar gelirim diyordum ama böylece kesin gidişimi de yapmış oldum. size aşığım güccük ev sakinleri.